Mélanie Laurent, 21 Şubat’ta doğumlu aktris, model, yönetmen, şarkıcı ve yazardır. Paris’te dünyaya gelmiştir. Seslendirme sanatçısı Pierre Laurent’in kızıdır. Yahudi olmasının yanı sıra büyükbabası Nazilerin uyguladığı Yahudi soykırımından sağ kurtulmayı başarmıştır. Laurent’in oyunculuk kariyeri, Asterix ve Oberix’in setindeyken şans eseri Gérard Depardieu’nun Laurent’i fark etmesi ve oyunculuk yapmayı düşünüp düşünmediğini sormasıyla başlar. Depardieu’nun sorusuna “Neden olmasın?” diye cevap veren Laurent, bir hafta sonra ünlü oyuncunun asistanından telefon alır. Depardieu, Laurent’e drama derslerine gitmesine gerek olmadığını ve gereken yeteneğe zaten sahip olduğunu belirtir. Laurent 16 yaşında girdiğinde, Depardieu ona başrolünde oynadığı ve Fréderic Auburtin’le ortaklaşa yönettiği The Bridge’te oyuncu kadrosunda yer verir. Oldukça küçük bir rol oynasa da Laurent’ın oyunculuğa olan ilgisi bu filmle artar.
Laurent, 1999 ile 2009 arasında, toplamda 20 filmde oynamıştır. 2006’ya kadar, Michael Blanc’ın dram türündeki filmi Summer Things, Jackie Chan’in prodüktörlüğünü yaptığı Rice Rhapsody, Jacques Audiard’ın yönetmenliğini üstlendiği The Beat that My Heart Skipped ve savaş filmi Days of Glory dahil pek çok filmde küçük rollerde oynamıştır.
İlk önemli rolü, Philip Lioret’in yönetmenliğini yaptığı, Kad Merad’la başrolleri paylaştığı Don’t Worry I’m Fine’dır. Oliver Adam’ın aynı isimli romanından beyazperdeye aktarılan Don’t Worry I’m Fine, ikiz kardeşi evi terk etmiş olan 19 yaşında depresif bir kızın hayatı konu alınır. 2006 çıkış tarihli bu film ona César Gelecek Vadeden Kadın Oyuncu ödülü ve Fransız film endüstrisindeki gelecek vadeden genç oyunculara verilen Prix Romy Schneider ödülünü kazandırmıştır. 2007’de Le tueur ve Hidden Love gibi filmlerde rol almıştır. La Chambre des morts’taki performansı ile Laurent, Lumiéres Ödül Töreni’nde En İyi Aktris dalında adaylığa layık görülmüştür. 2008’de yönetmenliğini Cédric Klapisch’in yaptığı ve Paris’teki farklı grupta insanların hayatlarını konu alan Fransız yapımı Paris’te rol almıştır. İzleyiciler ve yorumcular tarafından, tarz olarak Woody Allen imzalı Manhattan ve Robert Altman’ın Short Cuts’ına benzetilen filmin başrollerinde Juliette Binoche, Romain Duris, Fabrice Luchini ve Francois Cluzet gibi isimler yer aldı. Aynı yıl Laurent, De moins en moins adında bir kısa film yazıp yönetti. Film, 61. Cannes Film Festivali’nde En İyi Kısa Film dalında aday gösterildi. Ayrıca Laurent’in bir diğer kısa filmi, A ses pieds, Fransız televizyon kanalı, Canal+’da kadın yönetmenler tarafından çekilmiş erotik temalı kısa filmleri yayınlayan X-Femmes adlı program dahilinde yayınlanmıştır.
Laurent’in ilk Hollywood çıkışı, ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun Inglorious Basterds filmindeki Shoshanna Dreyfus rolüyle olmuştur. Laurent, filme hazırlanmaya başlamak için daha önce dahil olduğu bir tiyatro oyunu projesinden vazgeçmiştir. Oyuncu kadrosunda Brad Pitt, Diane Kruger ve Christophe Waltz gibi isimlerin yer aldığı film, 321 milyon dolardan fazla gişe hasılatı elde etti ve eleştirmenlerden de tam not almayı başardı. Filmdeki performansıyla eleştirmenlerden övgü toplayan Laurent, Çevrim içi Film Eleştirmenleri Topluluğu tarafından En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’n layık görülmüştür. Inglorious Basterds’taki başarısından sonra Mélanie Laurent 2013’ün en çok hasılat elde eden filmlerinden birisi olan Sihirbazlar Çetesi’nin başrollerinde yer almıştır. Aynı yıl Jake Gyllenhaal’la başrollerini paylaştığı psikolojik-gerilim filmi Enemy gösterime girmiştir.
2014’te Jennifer Connelly ve Cillian Murphy ile başrollerini paylaştığı drama filmi, Aloft gösterime girmiştir. Son olarak Laurent, ilerleyen zamanlarda Angelina Jolie’nin yönetmenliğini yaptığı ve Brad Pitt’le başrolünü paylaştığı romantik/dram türündeki film, By the Sea’de yer alacak.
Yaa baktıkça bakası geliyor insanın çok güzel oyuncu harika